25.05.2009 Tarihinden Isparta’nın Sorunları Ve Çözüm Önerileriyle İlgili Toplantı Da Tarım Konusu Isparta Belediye Kültür Merkezinde Düzenlendi

ISPARTA HENÜZ TARIM KENTİ DEĞİL

         Ticaret Borsası Meclis Başkanı Nuri Selçuk da konuşmasında Isparta, Burdur ve Antalya için henüz ‘Tarım Kenti’ denilemeyeceğinin altını çizdi. Bunun için sektör organlarının oluşturulması gerektiğini kaydeden Selçuk, ‘Üretim-satış-işleme-pazarlama’ zincirine ihtiyaç olduğunu bildirdi. Bu zincirin oluşturulması ile Isparta’da tarımsal sanayinin gerçekleştirilebileceğini, 12 ay üretim yapılabileceğini belirten Selçuk, “Bölgede kamu, kurum ve kuruluşlar, birlikler, sivil ve meslek örgütlerinin gerçek güçbirliğine ihtiyacı var” dedi.

         Selçuk, tam bir Tarım Kenti olabilmek için Isparta’da Elma Borsası’nın kurulmasını şart olduğunu iddia etti.

İSTİHDAM YÜKÜ TARIMDA

         Tarım İl Müdürü Mücahit Yeşil, Isparta’da tarımın istihdamın yükünü omuzlayan çok önemli bir sektör olduğuna dikkat çekti. 2002’den 2009 yılına kadar tarımda yaşanan gelişmelerden söz eden Yeşil, tarımın hiçbir zaman heyecanını, istihdama güç veren özelliğini kaybetmediğini bildirdi. Tarımın asla kepenk indirmeyeceğinin altını çizen Yeşil, ancak Isparta’da diğer sektörlerin de harekete geçilmesinin faydalı olacağına dikkat çekti. Isparta’da yapılacak en önemli unsuru “kurum ve şahıs olarak her şeyi başarılı bir şekilde yapmaktır” diye tanımlayan Yeşil, açık oturumun başarıyla sonuçlanmasını temenni etti.

ÇEKTİĞİMİZ SUDAN YILDA

600 MİLYON GELİR GELİYOR

         DSİ 18. Bölge Müdürü İsmail Hakkı Ertekin de teşkilatının Isparta tarımına sağladığı katkıdan bahsetti. DSİ’nin pompaj istasyonları kanalıyla, Eğirdir Gölü’nden yılda buharlaşmaya giden suyun yüzde 25’i kadar su çektiğini belirten Ertekin, “Bu sulama vasıtasıyla yılda 600 milyon TL tarımdan gelir sağlanıyor” dedi. DSİ’nin SDܒde kurulan Su Araştırma Merkezi’nden memnuniyet duyduğunu da kaydeden Ertekin, suya yönelik hassasiyetin artması gerektiğini söyledi.

POMPAJ İSTASYONLARINDAN

ÇEKİLEN SUYA KARIŞAN BALIKLAR

         Öte yandan Eğirdirli su ürünleri sektörü temsilcilerinden Mustafa Hobanoğlu, yazılı bir soru vererek DSİ’nin pompaj istasyonlarından çok sayıda balık yavrusunun tarlalara gübre olarak karıştığını iddia etti.

         Hobanoğlu’nun bu sorunun çözümüne yönelik alınan tedbirlerin ne olduğuna ilişkin sorusuna DSİ Bölge Müdürü Ertekin, “Böyle bir sorun yok diyemeyiz. İşletmelerden sorumlu müdür yardımcımız diğer göl, gölet ve barajlardaki su alma tesislerinde balıkların çekilen suya karışmasını önleyici nasıl bir tedbir alındığını araştırıyor. Yine Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü ile birlikte bir çalışma yapıyoruz. Bu soruna yönelik hazırlıklarımız devam ediyor” diye cevap verdi.

‘GÜL SAHALARINI ARTIRIN’

DEMEK İHANETTİR

         Tarım konulu foruma katılan Gülbirlik Genel Müdürü Bolat Tamer de gül sahalarının artırılmamasına yönelik uyarılarına devam etti. Dikilen her yeni gül fidanının sökülen bir fidan olarak geri döneceğini iddia eden Tamer, “Bu yıl ihracatta büyük bir sıkıntı yaşayacağımızı tahmin ediyorum. Çünkü dünya pazarında yüzde 60’a varan oranda daralma var. Eğer fazla üretim olursa bu gülyağı ne olacak? Hiçbir şey yapamazsınız. İhracatta başka bir şansınız yok. Gül sahaları mevcuduyla korunmalı. ‘Gül sahaları artırılsın’ demek gülcülüğe büyük ihanettir. Gül sahaları mevcutla korunmalı” diye konuştu.

ÖZEL SEKTÖR DE SORUMLU

         Genel Müdür Tamer, gülcülükte yaşanan sorunlardan sadece Gülbirliğin sorumlu tutulmasından da yakındı. Bu konuda özel sektörün de sorgulanması gerektiğini belirten Tamer, “3 yıl önce yaşanan bir şeyin bu sezon da yaşanmasından korkuyorum. Sezon başladıktan 15 gün sonra özel sektör gül alımını durdurunca gül tarlada kaldı. Fiyat düşmesi için özel sektör bu hareketi yaptı. Ama bunun hesabı sorulmadı. Gül çok diye kota koyan Gülbirlik’ten hesap soruldu. Her şey de Gülbirliğe yüklenilmemeli, özel sektör de sorgulanmalı” dedi.

         Bu arada Rosense’ye yönelik çalışmalardan da bahseden Genel Müdür Tamer, Isparta’nın gelecekte kozmetik sektörünün başkenti olacağını iddia etti.

GÜL BAHÇELERİ YAŞLANIYOR

         SDÜ Gülcülük Araştırma Merkezi (GÜLAR) Müdürü Prof. Dr. Hasan Baydar da ‘gülcülük’ konulu sunumunda üreticinin yaşadığı sıkıntıları dile getirdi. GÜLAR’ın 2008 sezonunda yaptığı bir anketin sonuçlarını izleyenlerle paylaşan Prof. Dr. Baydar, gençleştirme ve budama yapılmayan gül bahçelerinin yaşlanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu dikkat çekti. Baydar, şöyle konuştu:

         “10 bin gül üreticisinin katılımıyla yaptığımız ankette yüzde 79’unun gül bahçesinin 5 dekarın altında olduğunu gördük. Bir üreticiye düşen ortalama bahçe büyüklüğü 3.7 dekar. Gül bahçeleri küçük ve aşırı parçalı. Bu durumun sebebi ise gül bahçelerinde çalıştırılacak işçi bulunamaması sorunu. Onun için gül üreticileri aile işletmeleri ile yoluna devam ediyor. Gülde verim dekara ortalama 500 kilo. Üreticinin masrafı dekarda 450 TL, dekar başına elde edilen kar ise 177 TL. Isparta’da gül tarımı ortalama 125 yılık süreç. Yüzde 35’i 18 yaş ve üzerinde, yüzde 65’i ise yüzde 65 ve üzerinde. Buradan gül bahçelerinin yaşlanmaya doğru gittiği ortaya çıkıyor. Yüzde 20’ye yakınında gençleştirme yapılmamış.”

GÜL ÜRETİCİLERİ EĞİTİM İSTİYOR

         GÜLAR Müdürü Prof. Dr. Baydar, yapılan ankette gül üreticilerinin eğitime ağırlık verilmesi talebinin olduğunu gördüklerini kaydetti. Gül üreticisinin yüzde 32’sinin hastalık ve zararlılarla mücadele, yüzde 12.3’ünün gül bakımı, yüzde 8.3’ünün gübreleme, yüzde 5.5’inin budama, yüzde 2.4’ünün sulama, yüzde 2’sinin de organik gül üretimi konusunda eğitime ihtiyacı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Baydar, yüzde 60’a yakın üreticinin gülcülüğe devam etme eğiliminde olduğunu bildirdi. Bu durumu “gülcülüğün geleceği var” diye yorumlayan Baydar, temel sorunları ise şöyle açıkladı:

         “Yüzde 43.9 oranında girdi maliyetlerinin yüksekliği, yüzde 43.1 oranında fiyat düşüklüğü, yüzde 28.1 oranında hasat için işçi bulanamaması sorunu, yüzde 28.1 oranında zararlılarla mücadele edilememesi, yüzde 21 oranında ise kuraklık zararı ve sulama.”

KİRAZDA TIKANMA RİSKİ

         Uluborlu Belediye Başkanı Mehmet Uğur Ünverdi de meyvecilik konusunda yaptığı konuşmada kiraz üretiminde geççi çeşitler ve coğrafi koşulların oluşturulması gerektiğini söyledi. Isparta’da kiraz hasadının Türkiye’nin en fazla üretimin olduğu bir dönemde gerçekleştirildiğini belirten Ünverdi, 1200-1400 arası rakımda kiraz üretimine geçilerek hasat sezonunun uzatılmasını tavsiye etti. Isparta’nın böylece ihracatçılar için cazibe merkezi olabileceğini iddia eden Ünverdi, kirazda paketleme tesislerinin de kurulmasının faydalı olacağını sözlerine ekledi.

ELMADA KAYIP ÇOK FAZLA

         Elma ticareti ile uğraşan Gülbudaklar Tarım Firması’nın sahibi Hasan İnce’de elma ve kirazda ürün fazlalığından korkulmaması gerektiğini söyledi. Tarımda bilimin ve teknolojinin iyi kullanılması gerektiğini kaydeden İnce, verimlilik, maliyet ve kalite üçlüsünün yakalanması gerektiğini bildirdi. Gülbudaklar Tarım olarak bu 3’lüyü yakaladıklarını belirten İnce, “Isparta maç sahasına avantajlı çıkıyor ama finalde başarıyı sağlayamıyor. Isparta elmada ihracat yapamıyor. Neden yapamıyor? Bahçeden toplanan 100 kg elmanın 10-15 kg’mı kasaya girerken kaybediliyor, 3-5 kilosu da hasat yapılırken zayi ediliyor. 100 kg toplanan elma 80 kg olarak rıhtıma giriyor. Burada da yüzde 15 oranında standart dışı ürün deneniyle kayıp veriyor. 100 kg elmada en az 35 kilosu kayıp. Bu kayıp Avrupa ülkelerinde yoktur. Bundan dolayı ihracata cesaret edemiyoruz.”

KEÇİ YETİŞTİRİCİLİĞİ VE ARICILIK

         Eski Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Destekleme Kurumu Koordinatörü Ziraat Mühendisi Sevda Altunbaş da Isparta’da keçi yetiştiriciliği ve arıcılık yapılması önerisinde bulundu. Keçiye sınırlama getirmek yerine yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi gerektiğini savunan Altunbaş, dünyada arıcılığın azaldığını, Isparta’nın da bunun için potansiyel taşıyan bir bölge olduğunu kaydetti.

HEDEF; KEREVİT VE

SAZAN BALIĞI OLMALI

         Su ürünleri konusunda konuşan SDÜ Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Öznur Diler’de bürokratik zorluklara değindi. Su ürünleri tesisi kurmak için 12 ayrı yerden izin alınmasının zorunluluğuna dikkat çeken Diler, su ürünleri alanında yaşanan bu karmaşıklığın son verilmesi gerektiğini söyledi.

         Eğirdir Gölü’nde 1976 yılında 2 bin ton olan kerevit stokunun 370 tona kadar gerilediğine dikkat çeken Prof. Dr. Diler, burada kerevit ve sazan balığının hedef olarak belirlenmesini istedi. Diler, Eğirdir Gölü’ne 300 bin sazan ile 150 bin kerevit yavrusunun atılmasını önerdi.

POMPAJ İSTASYONLARININ

İZLENMESİ PROJESİNE ONAY

         Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdür Hasan Bostan da Eğirdir Gölü’nde yürütülen bazı projelere ilişkin bilgiler verdi. İl Özel İdaresi’nin de desteğiyle DSİ’nin pompaj istasyonlarının izlenmesi ve su ürünlerine verdiği zararın tespiti için bir proje hazırlandığını kaydeden Bostan, 2 yıl sürecek bu çalışma sonucunda önemli tespitler yapılacağını söyledi. Bostan, önümüzdeki yıldan itibaren de kerevit stokunun izlenmesi için bir proje yürütüleceğini bildirdi.